Depremden kurtulup konteynerde yandılar

Hatay Samandağ, 6 Şubat’ta en ağır hasar alan ilçeler arasında yer alıyor.

Turgut Reis Anadolu, ayakta kalabilen birkaç kamu binasından biri.

Bina depremden sonra Samandağ Adliyesi olarak kullanılmaya başlanırken, yaklaşık 120 çocuğun okuduğu anaokul İsmail Cem Parkı’nda kurulan konteynıra taşındı. Aileler o günden bugüne can güvenliğinden ötürü "Anaokulumuzu geri istiyoruz" kampanyası yapıyor. Anaokulu ve adliye önünde iki kez eylem gerçekleştirdiler. Hüzmeli Ailesi de oğulları İsacan'ın bu anaokuluna gittiği için kaygılıydı.

Anaokulunda yaşanmasından korktukları felaket evlerinde meydana geldi.

Hüzmeli Ailesi’ne ait konteyner 6 Ocak’ı 7’ye bağlayan gece alev topuna döndü. Devrilen elektrikli ısıtıcı konteynırı tutuşturdu.

Anne Zeynep Hüzmeli, bir yaşındaki kızı Duru’yu alıp dışarıya çıktı. Diğer iki çocuğunu çıkarmak için konteynere girmek istediğinde alevler engel oldu. Duru’nun ikizi olan bir yaşındaki Doğa ve dört yaşındaki İsacan hayatını kaybetti.

Arabistan’ın Başkenti Riyad’da berberlik yapan baba Abdullah Hüzmeli, çocuklarının toprağa verildiğini göremedi.


Zeynep Hüzmeli, İsacan Hüzmeli, Abdullah Hüzmeli

YIKIMI AYLARCA BEKLEDİLER

Yıkım için aylarca sıra beklemişler. Onbinlerce depremzedeyle birlikte çadırda yaşamışlar. Binanın yıkımı geciktiği için geçen haziranda evlerinin bahçesine konteyner kurmuşlar. Konteynır iki odalı ve 40 metrekareymiş. Soğuklar bastırınca elektrikli ısıtıcı yakmışlar.

Onbinlerce insanın çadırlarda kaldığı Samandağ’da, konteynırda kalmak lüks sayılırmış.

Bir yıl konteynırda kaldıktan sonra enkazda yeni bir betonarme ev inşa etmeyi planlıyorlarmış. Bunun için Abdullah Hüzmeli’nin toparlanması gerekiyormuş.

Hüzmeli, yangından 20 gün önce birçok Hataylı gibi çalışmak için Suudi Arabistan’a gitmiş. "Ben ailem için her şeyi yaptım, düzenledim, kurdum, öyle gittim" diyor.

ISITICIDAN MI ÇIKTI?

O geceyi ise eşinden dinlediği kadar anlatıyor:

"Çocuklar gece yatıyor. Eşim bir bakmış yangın var. Herhalde elektrikli ısıtıcı devriliyor. Bebeği dışarıya çıkarıyor. Diğer çocukları kurtarabilmek için içeriye girmek istiyor. Kapıyı açmasıyla yangın oksijenle temas ediyor. Beş on saniyede ev komple yanıyor. Burada olsaydım canım pahasına kurtarırdım."

Hüzmeli, konteynırın bu şekilde yanıcı olduğunu bilmediğini ifade ediyor. "Bana böyle bir şey olabileceğini hiç kimse söylemedi. Bu kadar yanıcı olduğunu söyleselerdi, bilseydim, kesinlikle yapmazdım" diyor.

Eşinin ayakları ve bacaklarında yanıklar varmış. "Zar zor ayakta durabiliyor" diyor. Annesinin de çocukları kurtarmak isterken ayakları tutuşmuş.

GECE EVDE, GÜNDÜZ OKULDA

Hüzmeli’ye hislerini sordum.

Şöyle dedi:

"Kendimi çok kötü hissediyorum. Her şeyim, dünyam yıkıldı, gitti. Sadece tek dayanağım, bir kızım, bir eşim kaldı. Tek yaşama sebebim, tek gücüm onlar kaldı."

Çocukları kırkı çıkana kadar Samandağ'da kalacaklar. "Yıkılan evimin yerine güzel bir betonarme yapacağım" diyor. Ya sonra?

"Ondan sonra alacağım onları, gideceğim Arabistan’a..."

Artık İsacan ve kız kardeşi Doğa yok. Fakat onların binlerce akranı konteynır evlerde ve anaokulunda çıkacak yangının endişesiyle yaşıyor. Gece evde, gündüz okulda.